01 Haziran 2021, 18:55 tarihinde eklendi

Fikir İşçisi Cemil Meriç

Fikir İşçisi Cemil Meriç

Türk edebiyatına çok sayıda eser kazandıran yazar, çevirmen ve mütefekkir Cemil Meriç, Jurnal kitabında kendisini, “Kimim ben! Hayatını, Türk irfanına adayan, münzevi ve mütecessis bir fikir işçisi.” sözleriyle tanımlıyor.

İşte fikir işçisi Cemil Meriç’ten ufuk açıcı 24 alıntı;

1. Eskiden yekpare bir topluluktuk. Aynı iman etrafında kümelenen, beraber gülüp beraber ağlayan bir müminler topluluğu...

 

2. İnsanlar sevilmek için yaratıldılar, eşyalar ise kullanılmak için. Dünyadaki kaosun nedeni; eşyaların sevilmeleri ve insanların kullanılmalarıdır.

 

3. Kitap bir limandı benim için. Kitaplarda yaşadım. Ve kitaplardaki insanları sokaktakilerden daha çok sevdim.

 

4. Hafızamızı kaybettik

“Son yıllarda garip bir mahlûk türedi Türkiye’mizde. Tek sahife tarih okumadan milletin mâzisini keşf, hâlini tasvir, istikbalini tanzim eden bir âllame türü… Hafızamızı kaybettik. Hafızamızı, yani şuurumuzu…”

 

5. Bu milletin bütün kütüphanelerini yaktılar

 

Bu milletin bütün kütüphanelerini yaktılar. 1929′da ilk mektebi bitiren nesil kendini bir çöl ortasında buldu. Yeniden başladı alfabeye ve ölünceye kadar alfabede kaldı.

Sonraki nesiller hep aynı yokluk, hep aynı sefalet içinde çırpındılar. 1929′da okuma-yazma bilenler 1930′da analfabet durumuna düştüler. Ve kendilerine zorla kabul ettirilen, dili çelik bir korse gibi, bir Çinlinin ayakkabısı gibi, ezip büzen bu yabancı harflere hiçbir zaman ısınamadılar.

Yeni nesiller ise on, on beş yılda şişirilen, sözde milli, bir kütüphane buldular.

Her maskaralığı alkışlamaya zorlanan ve bu şakşakçılığı bir refleks, bir insiyak gibi uzviyetlerine sindiren şamar oğlanı burjuvazi! Evde babasından duyduğu Türkçeyi konuştu, okumaktan vazgeçti, yahut Ulunay’ı, Burhan Felek’i, Vâ-Nû’yu okudu. Bu burjuvazi yabancı dil bilmez, kendi dilini bilmez, ufuksuzdur, mâzisizdir, istikbalsizdir, bir cenin-i sâkıttır.

 

 

6. Osmanlı istismar için ülke fethetmez, imar için fetheder.

 

Osmanlı İlay-i Kelimetullah için hayatını seve seve verir. Yani bağlandığı dava uğrunda hayatını istihkar eder. Avrupalı ancak yakın ve elle tutulur çıkarlar uğruna fedakârlık yapabilir.

Osmanlı, ülkesinin kapısını bütün insanlara açmıştır. Başka türlü düşüneni korur. Sadece hatasında ısrar ettiği için merhamet duyar ona.

Osmanlı istismar için ülke fethetmez, imar için fetheder.

Osmanlı’da adalet bütün müesseselerin belkemiğidir. Kısaca Osmanlının asırlarca gerçekleştirdiği içtimaî nizam bütün sosyalist ütopyaları aşan bir cennettir. Sosyalizmin istikbalde gerçekleştireceğini umduğu cemiyeti Osmanlı mazide gerçekleştirmiş bulunuyordu.

 

7. Murdar bir halden muhteşem bir maziye kanatlanmak gericilikse, her namuslu insan gericidir.

 

Canavarlarla dolu bir ormandayız. Yolumuzu hayaletler kesiyor. Tanımadığımız bir dünya bu. İthal malı mefhumların kaypak ve karanlık dünyası. Gerçek, kelimelerin arkasında kayboluyor.

Ne güzel tarif: “Gerici, bir toplumun gelişmesini sağlayacak hiç bir yeniliği istemeyen, her yönüyle eskiyi özleyen ve eski düzeni getirmeğe çalışan (kimse)” (Meydan-Larousse). Tarifin tek kusuru bu ucubenin hangi çağda, hangi ülkede yaşadığını söylememesi.

Murdar bir halden muhteşem bir maziye kanatlanmak gericilikse, her namuslu insan gericidir.

4.Murat’a, “Süleyman devrine dön!” diye haykıran Koçi Bey’den Reşit Paşa’ya kadar Osmanlı Devleti’nin bütün ıslahatçıları gerici. Dante, yaşadığı çağdan iğrenir. Balzac eserini iki ezeli hakikatin ışığında yazar: kilise ve krallık. Dostoyevski maziye âşık. Dante gerici, Balzac gerici, Dostoyevski gerici!

Gerici, ilerici… Düşünce hürriyeti bu mülevves kelimelerin esaretinden kurtulmakla başlar, düşünce hürriyeti ve düşünce namusu.

 

 

8. Biz apayrı bir medeniyetin çocuklarıyız...

 

“Çağdaşlaşmak”, Avrupa’nın yeni bir ihraç metaı, kokain ve LSD gibi… Şuuru felce uğratan bir zehir. “Çag-dışılık” ithamı, iftiraların en alçakçası, en abesi. Aynı çağda muhtelif çağlar vardır. Çağdaşlaşmak neden Hıristiyan Batı’mn putlarına perestiş (tapmak) olsun?

Bu, kendi derisinden çıkmak, kendi mukaddeslerini inkâr etmek ve peşin peşin köleliğe razı olmak değil mi?.. Biz apayrı bir medeniyetin çocuklarıyız; düşman bir medeniyetin, bambaşka ölçüleri olan, çok daha eski, çok daha asil, çok daha insanca bir medeniyetin.

Çağdaşlaşmanın halk vicdanında adı asrîleşmektir; asrîleşmek, yani maskaralaşmak, gâvurlaşmak. Kırk yıllık Kâ-ni’nin Yâni olamayacağı, Türk’ün akl-ı selimi için bedahetlerin bedaheti; bir medeniyetin başka bir medeniyete istihale edemeyeceği (dönüşemeyeceği) Danilevsky’den beri bir kaziyye-i muhkeme (değişmez ilke).

 

 

9. İsterseniz Hristiyanlaşın. Fakat çağdaşlaşma ne oluyor?

 

Sanki bu çağın bütün haysiyeti şerefi Avrupa’ya aittir de, Avrupa’ya benzemediğimiz için biz çağın dışına çıktık.

Benim kanaatimce birçok bakımlardan Avrupa çağ dışıdır. Avrupa insanı bencilliği, katilliği, istismar zihniyetiyle hem çağ dışı hem de insanlık dışıdır. Batılılaşma mefhumu vardır, kabul ederim. Çünkü hudutları bellidir. Hristiyanlaşmaktır yani.

İsterseniz Hristiyanlaşın. Fakat çağdaşlaşma ne oluyor?

 

10. Türkiye niçin Ortadoğu'nun Japonya'sı olamadı?

 

– Niçin olsun? Ben Japonya’nın maddî fetihlerini, refahını, bir kelimeyle şevket ve ikbalini gıptaya şayan bulmuyorum. 

Üç kıtaya hâkim olmuş bir medeniyetin, dünyaya adalet ve kardeşlik dağıtmış bir ülkenin hiç bir zıpçıktı “uygarlığı” taklide ihtiyacı yoktur. 

Türkiye’nin kendisi kal­ması; insanlığın bütün keşiflerinden, bütün fetihlerinden faydalanarak ih­tişamlı mazisine lâyık bir istikbal inşa etmesi başlıca muradım..

 

11. Biz Müslüman olduğundan, Doğulu olduğundan, Türk olduğundan utanan, aczinden tarihinden, dilinden utanan şuursuz bir yığın haline geldik.

 

Avrupa insanı Doğuyu tanımaz. Avrupa insanı kalabalıktır. İslamla Hıristiyan, Haçlı Seferlerinden beri tez’le antitezdir.

Bütün Kuran’ları yaksak, bütün camileri yıksak Batı insanın gözünde Haçlı Seferlerinin yalınkılıç ve tekbir getiren cündileriyiz.

Avrupa’nın bir nevi tezadı idik. Yani kıtayı tamamlıyorduk. Şimdi maymunuyuz. Yani hiçbir haysiyeti, hiçbir hikmeti vücudu olmayan ananesiz, haysiyetsiz, sırnaşık gölgesi.

Avrupa materyalizmine rağmen Hıristiyandır. Hıristiyanlık Doğu ismi anılır anılmaz şahlanıverir. İşçisi de, Marksisti de, Hıristiyandır hep Avrupalının. Durup dururken hristiyan değildir belki. Ama Hıristiyan bir devletle Müslüman bir devlet arasında bir tercih yapmak gerekince safkan Hıristiyandır.

Biz Müslüman olduğundan, Doğulu olduğundan, Türk olduğundan utanan, aczinden tarihinden, dilinden utanan şuursuz bir yığın haline geldik.

Nermi Uygur Orta Çağ felsefesi okutur, İbn Rüşd’ün adını anmaz. Berke edebiyat tarihi yazar, Endülüs şiirinden habersizdir. Kendi kendine kazık atan, efendilerimiz gücenmesin diye hazinelerini gübre ile kamufle eden bir entelijansiya(aydınlar topluluğu). 

 

12. Asırlarca Müslüman olarak yaşamış, zafer kazanmışız. Şuurumuzdan idrakimizden ve şahsiyetimizden bunu çıkarmaya imkan yoktur.

 

Asırlarca Müslüman olarak yaşamış, zafer kazanmışız. Şuurumuzdan idrakimizden ve şahsiyetimizden bunu çıkarmaya imkan yoktur.

Bu itibarla tarihe dayanmayan, mukaddese dayanmayan bir milliyetçilik kurulamaz.

Cumhuriyet’in en büyük hatası bu olmuştur. Yani bizi Osmanlı’dan tecrit ederek, dinden de tecrit ettiğini zannetmiş ve dinden tecrit edilen bir kalabalığın da yaşayabileceğini zannetmiş.

Mazideki kudretimiz hatıra olarak da yaşasa ayakta durmamızı mümkün kılmıştır.

 

 

13. Osmanlıdan kopmak, kendimizden kopmak oluyor. Utanılacak bir tarih değil bu. Mutlaka bilinmesi, mutlaka öğrenilmesi gereken bir mazi. Yarına kalmak istiyorsak, dünden alacağımız, almak zorunda olduğumuz çok şey var.

 

| Yemin ederim ki, dünyanın bütün toprakları bir tek insanın kanını akıtmaya değmez.

| Bu memlekette sağcı-solcu, ilerici-gerici yoktur. Bu memlekette namuslular ve namussuzlar vardır. Siz namuslulardan olun.  

| Bir kitap, önce tadılmak için okunur, sonra eleştirmek.

| Bizler ki aynı kitaba baş eğmiş insanlarız. Bizden âlâ akraba mı olur?

| Vatanlarını yaşanmaz bulanlar, vatanlarını “yaşanmaz”laştıranlardır.

| Gerçekten dürüst kalabilen, kendi kalabilen, menfaatlerin dışına çıkabilen parmakla gösterilecek kadar az.

| İyilik eden mükâfat beklediği an tefecidir..

| Her yüzyılda birkaç kişi düşünür, diğerleri ise onların düşündüğünü düşünür.

| Olimpos dağının çocukları, Hira dağının evlatlarını asla kabullenmeyecektir.

| Biz ki İslâm’ın kılıcı idik, “hezar bütgedeyi mescid” eylemiş. “nâkûs yerlerinde ezanlar” okutmuştuk. Biz ki salibe karşı hilâl, küfre karşı hak, zulme karşı adalettik.

| Bir iflâsın ifadesidir Avrupalılaşma, bir inkâr çılgınlığı, bir intihar kararıdır.

BİR CEVAP YAZ

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Doldurulması zorunlu alanlar işaretlendi *